İşgal yılları, Kurtuluş Savaşı doğal olarak eğlence alemine bir durgunluk yaşatmıştı. Ardından gelen Cumhuriyet'in Türk sosyal yaşamına getirdiği değişim sanat ve kültür hayatına yeni boyutlar kazandırdı. Kısa zamanda hızlı bir değişim süreci, her alanda etkili oldu, Türk hanımları artık sahneye çıkabilme özgürlüğüne kavuşmuş, müzikli ya da müziksiz tiyatroda Ermeni-Rum sanatçı tekeli kırılmış, Darülbedayi ve Darülelhan gibi kurumlar bu alana, eğitimli sanatçı yetiştirmeye başlamıştı. Batı tarzı yaşam ve batı tarzı sanat geleneksel olanı zorluyor, arka plana itiyordu. Operet, tango, sonradan çarliston, fokstrot, kantoyu gölgelemişti. Kantoya eski ilgi kalmamış, ayrıca kentin eğlence merkezleri değişmiş, Direklerarası ve Galata tiyatroları kapanmışta. Türk hanım sanatçılar kantonun cüretkarlığına soğuk ve uzak kalmayı seçmişlerdi. Ama ne olduysa 1935 lerden sonra oldu. Bir kanto merakı esmişti. Temel prensiplerinden epeyce uzaklaşmış bir yeni tür kanto, yine gündemdeydi.
(NOT: Cemal Ünlü'nün makalesinden alıntıdır.
Yazının devamını okumak için aşağıdaki linke tıklayınız!
Cemal Ünlü makalesi